Kimse Kulüpten büyük değildir?
Kasım 29, 2013
Son olarak Galatasaray teknik direktörü, Fatih Terim’in gönderilmesiyle beraber, Türk futbol kamuoyu futbolun kulüp başkanlarının
elinde bulunan bir oyuncak gibi yönetildiğini bir kez daha gördü, işin en
dramatik olanı ise kamuoyuna bunun “kurumsallık” olarak açıklanması.
Türk futbol tarihinin ve ayrıca Galatasaray’ın en büyük başarılarına imza atmış Fatih Terim, herhâlde bugüne kadar görevine son verilen
teknik direktörlerin arasında belki de takıma en dramatik şekilde veda eden teknik direktör
olarak farklı bir şekilde tarihe geçmiştir. Ne Skibbe ne Rijkaard ne de Lucescu
bu şekilde Galatasaray kulübünden bir gönderiliş yaşamıştı. Diğer kulüplerde
ise durum çokta farklı değil. Alex’in Fenerbahçe’den gönderilişi ayrı bir
dramatik durumdur. Oğuz,Aykut,Rüştü ile bu örnekler çoğaltılabilir tabii ki ..
Fakat , Fatih Terim ile çalışmak hiçbir zaman kolay olmadı.
Her zaman başkanlarla sorun yaşamıştır. Tek adamlığı her zaman sevmiştir.
Öfkesini kontrol etmekte zorluk çekiyor olabilir. Hiç bir zaman kurumsal bir
kimlik taşımadığı aşikârdır. Fakat Fatih Terim her zaman aynıydı. Egoları her
zaman yüksekti fakat Fatih Terim hep aynıydı hep dürüst bir şekilde kendini
ifade etti...
Eğer bu yukardaki özelliklerden memnun değilseniz ve
teknik direktörünüz “eleman” ile yolları ayırmak istiyorsanız. Bunu organize ve
planlı bir şekilde yapmak zorundasınız. Basına doğru iletişimle nedenleri anlatmak,
taraftarlara kararınızın gerekçesini belirtmeniz gerekiyor. Fatih Terim’in
emeklerine saygı göstermek zorundasınız. Eğer başkan olarak saygı görmek istiyorsanız,
inandırıcı olmak ve bunun iki farklı karakterin ego çatışması olmadığını
anlatmak istiyorsanız, bundan başka çareniz yok.
Türkiye’de ki her klüp, başkanın oyuncağı gibi
yönetiliyor; Galatasaray, iyi eğitimli, profesyonel gibi gözüken ama aslında
egoları yenik düşen bir başkan tarafından yönetiliyor. Fenerbahçe tek adamın
profesyonel olduğu, kendini kurumsal kimlik olarak konumlandıran bir başkanı
var. Yıldırım Demirören’nin Beşiktaşı ise zaten buna en büyük örnekti,
Demirören Beşiktaş’ı keyfi transferlerle borçlandırıp gitti. Trabzonspor ise
biraz mafya tarzıyla yönetilmeye başlandı. “Kimse Kulüpten büyük değildir”
derken aslında kulüpten bahsetmediğimizi, kendinizden bahsettiğinizi hepimiz
biliyoruz. Ve artık bunlara kanmıyoruz.
0 yorum